16 Kasım 2012 Cuma
Kağıt Havlu
Sevgili İnci,
Eve kağıt havlu ya da ıslak mendil alıyorum. Neden? Temizlik için. Güzel... Bunlara elim gittiğinde bazen o adam aklıma geliyor.
Netaş’da ar-ge’nin başında genç bir adam vardı, ünvanı direktör müydü? Adını şimdi anımsayamadım, ama yüzü gözümün önünde. Zayıf, yuvarlak gözlüklü, biraz modası geçmiş bir görüntüsü vardı. Yakışıklıydı bence. Onu gülerken hiç görmedim, hep ciddiydi. Siyah, kirpi gibi saçları vardı. Her halinden çok akıllı olduğu belliydi, saygı uyandırıyordu bende.
Netaş benim ilk iş yerim, pek çok şey benim için yeni. Neyin nasıl olduğunu öğreniyordum. Tuvaletler mesela, her daim temiz... Bir temizlik şirketinin çalışanları vızır vızır tuvalete giriyor, çıkıyor. Hep temiz tutuyorlar. İçimde şaşkınlık ve hafif bir mahcubiyet... Bu çalışanlarla yan yana geldiğimde acele ediyorum; onları kısa süre sonra tanıyorsun, ama selamlaşmıyorsun, onlar yokmuş gibi de davranamıyorsun... Daha aşınmamışım.
Tuvaletlerde "çok iyi" olan başka bir şey de kağıt havlu. Acayip lüks yani... Kağıt havluyu çekiyorsun istediğin kadar, elini kuruluyorsun. Kağıt havlu rulosu parça parça çizilmiş durumda, çekince insanın elinde bir parça kalıyor. Elimi yıkadıktan sonra kağıt havludan genelde tek bir parça çekiyordum. İsraf etmek istemiyordum. Ama tek parça da insanın elini tam kurulamıyordu, yine de tek parça ile yetinmeye özen gösteriyordum. İşe başladığım hafta içinde, bir gün ar-ge direktörü ile tuvalette rastlaştık, selamlaştık. Adamla işe başladığım gün tanıştırılmıştım, doğallıkla başka bir diyaloğum olmamıştı. Adımı hatırlamasa bile, ne iş yaptığımı, hangi okuldan geldiğimi bildiğine emindim. Belki adımı bile biliyordu. Elini yıkadıktan sonra, kağıt havlunun önüne geldi. Bir kez, iki kez, üç kez çekti havluyu. Üçüyle de aceleyle elini kuruladı. Sonra da nefret ettiği bir şeyden kurtulur gibi sert bir el hareketiyle kağıtları çöp kutusuna attı. Adam kapıdan çıkınca, ben de havlunun başına geldim, iki tane havlu çektim. Biraz hayal kırıklığına uğramıştım, "çüş" dedim içimden. Bir yandan da "oğlum, takıldığın şeye bak" diye kızdım kendime. Şehirde taşralılığı yüzüne vurulmuş acemi delikanlı gibiydim.
Yıllar sonra annemin misafir tuvaletine kağıt havlu koyduğunu görünce yine şaşırdım. Ar-ge direktörü neyse de, annemden beklemezdim bunu. Haydi annem koydu, babam nasıl müsaade etti? Zaman değişti.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder