Sevgili İnci,
babamın kalbinde ritim bozukluğu var. Zaman zaman yokluyor. Bir doktora gitmiş, ona kuvvetli bazı ilaçlar vermiş. Sonra başka bir doktor anjiyo tavsiye etmiş, bu yüzden anjiyoya girdi. Anjiyo olmadan önce, anjiyoyu duyardım, ama ne olduğunu çok bilmezdim. Ablamla telefonda konuşuyorduk. Anne - babam da ablamlardaydı. Ablama sordum, "bu nasıl bir şey, riski var mı" diye. Sonuçta sadece bir görüntüleme metodu, ne riski olabilir ki, diye düşünüyordum. ablam telefonda anlatmaya başladı : "..Valla riski %1 denir, ama biz internken Zeki Hoca vardı, o zaman profesör olmamıştı, doçentti daha. İlk anjiyoya onunla girmiştik. Zeki Hoca hastaya verdi ilacı, hastayla muhabbet ediyor. Hastanın kalbi montitore bağlı, durumu biz de takip ediyoruz. Sonra birden hastanın kalbi tuhaf tuhaf atmaya, hızlanmaya başladı. Kısa süre sonra kalp çılgınlar gibi atıyordu, bizim gözlerimiz büyüdü. Sonra Zeki Hoca sağ elini yumruk yapıp, hastanın iman tahtasına güm diye vurdu... Monitorde kalp atışlarının düzeldiğiini gördük. Hasta dedi ki: "ne oldu doktor bey, öbür tarafa gidip geldik mi?", doktor da "yok bir şey, parazit oldu" dedi ve muhabbete devam etti. Biz de donmuş yağ gibi sahneyi izliyorduk. Öyle vurmamış olsa, belki hasta yoğun bakıma gidecekti..." Ben bunu dehşet ve merakla dinledim. Sonra "babam bunları duyuyor mu" diye sordum. "Hee, önemli değil" diye gevrek gevrek yanıtladı.
Tabii ablam ciddi densizlik yapmıştı. Babamın o akşam morali bozulmuş, ruh gibi gezmeye başlamış. Sesi kısılmış, kamburu büyümüş. Cuma akşamı ilk gördüğümde de o bitkin haldeydi. Sonradan enişteyle birlikte kızdık ablama. Anjiyoda babamın hiç ağrısı sızısı olmadı, 10 dakikada bitti. Sonra babamın morali düzeldi. Akşam yatakta konuşurken sesi normale döndü. Ben de insan sağlığı için moralin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış oldum. :)
Doktor "ufak tefek daralmalar var, ama ciddi bir şey yok" dedi. Biz de sevindik. İşlemden sonra 6 saat hastanede kalmak gerekiyordu, annemle ben kaldım. Bir ara sağolsun N ve kızım da uğradılar, geçmiş olsun dilediler. O kadar saat odada muhabbet ettik, tv seyrettik. Annemle babama dondurma aldım, ondan yedik. Hastalıklardan laf açıldı, konu sana oradan geldi. Daha önce bir vesileyle senin babanın rahatsızlığından bahsetmiştim. Annem oradan bağlantı kurdu sanırım, seni sordu, "iyi dedim". "Zayıf, sempatik" diye orada andık seni. :)
Ne olursa olsun, 75 yaşında babamı, yaşına göre çok dinç ve kuvvetli buldum. Umarım o yaşta o durumda olabilirim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder