Sevgili İnci,
SciAm'ın son sayısında "The Wipeout Gene" başlıklı ilginç bir yazı vardı, sana ondan sözetmek istiyorum.
Dang humması (dengue fever) denen, aynı adı taşıyan virüsle yayılan bir hastalık var. Hastalık tropik sivrisineklerin ısırmasıyla insanlara yayılıyor. Bundan bir şekilde konuşmuştuk, yanlış mı hatırlıyorum? Ben sivrisineklerden bulaşan hastalık olarak bir tek sıtmayı biliyordum, ama insanlığın başı asıl dang humması ile dertteymiş. Yılda 100 milyon insan bu hastalığa yakalanıyor, büyük kısmı grip belirtileriyle atlatıyor, %5’i ise hastalığı ağır geçiriyor; eğer uygun tedavi uygulanmazsa şok ve ölüme kadar giden sonuçlar doğabiliyor. Hastalık Meksika’dan Malezya’ya kadar tüm tropik kuşakta (ve sadece tropik kuşakta) görülüyor. Bugüne kadar virüs için aşı bulunamadı, sivrisineklerle baş etmek ise çok zor...
University Of California’da bazı adamlar şunu başarmışlar: Tropik sivrisineklerde öyle bir gen bulmuşlar ki, bu gen sadece dişi sivrisineklerin uçma kaslarının gelişimini tetikliyor. Döllenmiş sivrisinek yumurtalarında bu geni deaktif etmeyi başarmışlar ve bu genin baskılandığı erkek sivrisinekleri üretmişler. Ellerinde kavanoz kavanoz genetiği oynanmış erkek sivrisinek var. Şimdi bu kavanozları Meksika’daki Tapachula kasabasında doğaya saldıklarında şu oluyor: Genetiği oynanmış erkek sivrisinekler doğadaki dişi sivrisineklerle çiftleşiyorlar. Yumurtalardan çıkan erkekler, modifiye edilmiş erkek atalarının özelliklerini taşıyorlar. Yumurtalardan çıkan dişi sivrisinekler ise erişkin olduklarında hareket edemiyorlar, uçamıyorlar, çiftleşemiyorlar ve kimseyi ısıramıyorlar. (Hastalıkları yayanlar sadece dişi sivrisinekler) Bir süre sonra bölgedeki tüm dişilerin ve dolayısıyla sivrisinek nüfusunun sonu geliyor. Yaşasın GDO sivrisinekler!
Meksika’da genetiği değiştirilmiş sivrisinekleri doğaya salmadan önce tüm izinler alınmış, denemenin yapılacağı bölgedeki köylülere bilgi verilmiş. Ama dünyada herkes bu kadar saygılı davranmıyor. Mesela İngiltere’deki Oxitec adlı bir biyoteknoloji firması, aynı amaçla ama farklı bir yöntemle genetiği ile oynadığı sivrisinekleri Cayman Adaları’nda kimseye sormadan doğaya serbest bırakmış. Buna da çevre örgütleri ve bilim insanları ciddi tepki göstermiş. Oxitec’in web sayfasına baktım, dünyaya ve çevreye çok sorumlu, başında aziz halesi olan bir firma izlenimi var. Tepkiler onu böyle yapmıştır belki...
Bir gün İkea’da “GDO’ya hayır” yazan tişört giyen bir kadın görmüştüm. “No to GMO” tişörtleri giyenlerin sayısı eminim çok daha fazladır. Canlıların genetiği ile oynamak elbette çok riskli, sorumluluk isteyen, denetlenmesi gereken, devletlerce regüle edilmesi gereken bir alan. Sonuçta tropik sivrisinekler tümden ortadan kalksa iyi olmaz mı? Bu sorunun yanıtının basit olmadığını biliyorum. Doğa çok çok karmaşık dengeler üzerinde duruyor, uzun vadede hiç hesap edemediğimiz bir olumsuzlukla da karşılaşabiliriz. Yine de Meksika’da yapılan deney beni inanılmaz heyecanlandırdı! Bu teknolojilerin bize sağlayabileceği imkanlar sonsuz. Genetiği ile oynayarak, elektrik üretebilen bir bakteri yapabildiğimizi düşünsene... Bu biyolojik olarak imkansız değil, bu özelliğe sahip canlılar var. Elektrik üreten bakterilerden oluşturulacak zincirlerle, basit bir binanın içinde, karbon emisyonu olmayan dev bir jeneratör kurulabilir. Tam da bu konuda, RAMA’nın içinde acayip güzel şeyler bulacaksın! J
İlk mektup için tuhaf bir konu oldu belki, ama tuhaf bir konudan bahsetmem seni çok sevdiğim gerçeğini değiştirmez!